Ekim ayı meclis toplantısında OYAK/ERDEMİR yönetiminin uygulamaları hakkında önemli açıklamalarda bulunan Belediye Başkanı Halil Posbıyık ?Ereğli elden gidiyor. Kanser vakaları arttı, zehirleniyoruz. OYAK cürufu denize dolduruyor; denizimizi de kirletiyor

Kdz. Ereğli Belediye Meclisi Ekim ayı ilk oturumu çok önemli açıklamalara sahne oldu. AKM'de yapılan toplantıda gündem maddelerine geçmeden önce konuşan Belediye Başkanı Halil Posbıyık Erdemir'in uygulamalarıyla ilgili çarpıcı açıklamalar yaptı. Posbıyık, "OYAK, ortaya çıkan cürufu denize doldurarak sağlımızı tehdit ediyor, cinayet işliyor, kanser hastalığında patlama yaşanıyor" dedi. Kızılcapınar Barajı'na kurulacak HES'le Ereğli halkının aleyhine düzenlemeler yapılmaya çalışıldığını da vurgulayan Posbıyık, halkın suyunun kesilmek istendiğini söyledi. Posbıyık Ereğli halkını uyararak, her türlü hukuki yola başvuracaklarının altını çizdi, ‘Birlikte eylemlere hazır olun’ çağrısı yaptı. Posbıyık "İmdaat! Ereğli halkı zehirleniyor" diye seslendi. “EREĞLİ’DE BÜYÜK SESSİZLİK VAR” Posbıyık konuşmasında özetle şunları söyledi: “Kdz. Belediye başkanlığı sorumluluğumu yerine getirmek için sizleri ve Ereğli halkını bugün bazı konularda bilgilendirmek istiyorum. Maalesef Ereğli’de büyük bir sessizlik var. Ülkede büyük ekonomik sorunlar var. Bunların yanında Ereğli’de daha da büyük sıkıntılar yaşanıyor. Sınırlarımız içinde ERDEMİR olmasına rağmen burada mağdur edilmeye çalışıyoruz. Uzun zamandan beri Ereğli büyük bir baskı altında. Sanayici, belediye büyük bir baskı altında. Türkiye genelinde işsizlik var ama Ereğli’deki işsizlik daha fazla artmaya başladı. Çünkü birileri Ereğli’de işsizliği teşvik eder gibi bir noktaya doğru gidiyor. Maalesef bu konuları gündeme getiren de yok. Ne milletvekilleri, ne STK’lar, ne ilçe başkanları... İçin için Ereğli eriyor, göç vermeye başladık. Ereğli’de sadece işsizlik açısından değil sağlık açısından da büyük problemler yaşanmaya başladı. 2 günde bir kanser vakalarıyla karşılaşıyoruz. Yeni türde kanser vakalarının Ereğli’de var olduğunu duyuyoruz. -ERDEMİR’İN BÜYÜMESİNİ İSTİYORUZ- ERDEMİR bizim için çok önemli. Ben de şahsen 21 yıl çalıştım. Çoluk çocuğumun rızkını oradan kazandım. ERDEMİR Ereğli’ye büyük güzellikler getirdi. Ereğli’nin büyümesi için her türlü gayreti gösterdi. Önceleri ERDEMİR Ereğli’yi çok mutlu etti. Tabi ki sanayinin olduğu yerde kirliliğin sıfır olması mümkün değil. Bu memlekette yaşayanlar bunu göze aldılar. Ama ERDEMİR ERDEMİR'ken gerçekten çok özveriliydi. Sosyal sorumluluk anlayışıyla hareket ediyordu. Öncelikle Ereğli ve köylerinden işe insan alıyordu. ERDEMİR’in büyümesi için Ereğli halkı olarak, Ereğli Belediyesi olarak her türlü katkıyı yapmaya hazırız. ERDEMİR’in büyümesini istiyoruz, yaptığı yatırımları teşvik ediyoruz. Her bakımdan destekliyoruz. - OYAK EREĞLİ’Yİ BİTİRDİ- Tabi ki bu sözleri OYAK için söylemem mümkün değil. ERDEMİR'in özelleşmemesi için büyük mücadeleler verdik. Özelleşti milli bir şirket aldı diye sevindik. OYAK aldı diye sevindik, bu bizim milli bir şirketimiz dedik. Halkımızı korur, güzel şeyler verir özellikle hava kirliliğine, zehirlenmelere, çevreye önem verir diye düşündük. Ama bizi hayal kırıklığına uğrattılar. Şimdi vatandaşın arasında geziyorum “Özelleşirken en büyük kaygımız yabancıya gitmesin diyeydi. Bizi mahvettiler, Ereğli’den işe hiç işçi almıyorlar. Yeni yeni şirketler kurup buradaki şirketleri batırmaya başladılar. Şimdi "Keşke yabancılar alsaydı” noktasına gelindi. Çok üzücü bir olay bu. Bunu biz yapmadık, OYAK yönetimi yaptı. Durmadan yeni şirketler kuruyorlar. OY-PA, Orsam, Ersem, Oygim, Koygim, esnafın elinden bütün işleri almaya çalışıyorlar. Şoförler isyan ediyor. Omson diye bir şirket kurdu bütün ihaleleri o alıyor, benzin-mazot parasına da benim yerli şoförlerimi kullanıyor, aç kalıyor adamlar. Karı ERDEMİR alıyor. Bir sürü sanayicimiz vardı. Kesme dilme yapan. Kendi şirket kurdu benim sanayicim yanındaki işçileri çıkarmak zorunda kaldı. Ereğli’de istihdam iyice sıkıntılı hale gelmeye başladı. Organize Sanayi Bölgesi’nde harika işler yapılıyor ama OSB’ye iş vermiyorlar. Belen Sanayi'dekiler bir dilekçe verdiler. ‘Bittik. Erdemir bizi bitirdi, ihalelere giriyoruz, 7 defa fiyat düşürüyorlar artık öz sermayemizi bitirdik’ diyorlar. -EREĞLİ HALKINA KAPALI- OYAK geldi spor kulüpleri kapatıldı, basketbolda, voleybolda kapalı spor salonunda 1. Ligde Fenerbahçe, Beşiktaş’ı izliyorduk. Masraf oluyor diye kapattılar. Kültür merkezleri var, burayı vermiyorlar. İlköğretim mezunu öğrenciler bir etkinlik yapmak istese 4 bin 750 TL para istiyorlar. Amatör spor kulüpleri futbol sahasında antrenman yapmak istese 150-200 lira para istiyorlar. Kapalı salon çürüyor, Ereğli halkına kapalı. -HAVA KİRLİLİĞİ HAD SAFHADA, ZEHİRLENİYORUZ- Ereğli’de hava kirliliği had safhada, sabahleyin kalkın sarı dumanların ne tarafa doğru gittiğine bakın. Hatip Cami'nin orada daha evvel hava ölçüm merkezi kurmuştum, önceki yönetim Erdemir’in baskısıyla onu da kaldırmış. OYAK baskı yaptıkça baskı yapıyor çünkü Ereğli halkını kuzu gibi görüyor. Ses seda çıkaran yok. Hiç bir Zonguldak Milletvekili soru önergesi vermiyor. Geçenlerde İstanbul’dan bir milletvekili OYAK’a ilişkin soru önergesi verdi, bizimkilerden çıt yok. Üzüldüm, çok acı bir durum. Küçük hesaplarla uğraşıyorlar hala kasaba politikacılığı yapıyorlar. Ama İlçe başkanlarına teşekkür ediyorum. Fatih bey bizi bir araya getirdi. İlk defa OYAK Yönetim Kurulu Başkanı'yla görüşelim, dedik, dertlerimizi anlatalım. İktidar partisinin ilçe başkanı olduğu için OYAK’tan randevu alması için Fatih beye görev verdik tüm ilçe başkanlarıyla beraber. Sağ olsun bizim için randevu istedi. İsimlerimizi, sıfatlarımızı istemişler, 6 ay önce gönderdik. İktidar partisi ilçe başkanı tarafından talep edilmesine rağmen 6 aydır bize randevu vermediler. OYAK Başkanı çok büyük bir adam herhalde, yani Ereğli halkının temsilcilerini, siyasi parti ilçe başkanlarını, belediye başkanlarını adam yerine koymuyor. Bizi adam yerine koymayanı biz de adam yerine koymayız. Bunu herkesin bilmesini istiyorum. Öyle büyük adam falan da tanımıyoruz. Ereğli halkını yok sayanı biz de yok sayarız. Bugüne kadar sustuk, oradan randevu gelmedi şimdi hükümet yetkililerinden randevu isteyeceğiz, ondan sonra da Ereğli’de esnafımızla, sanayicimizle eylemlere geçeceğiz. Tek başıma kalsam dahi burada eylemlere başlayacağım. Ereğli’yi soyanlar benim konuşmamı istemiyorlar. Konuştuğum zaman hemen ‘Erdemir’i kapatıyor, yüksek fırını kapatacak’ diyorlar. Çünkü işbirlikçilerin işine öyle geliyor. Ama benden başka hiç kimse konuşmuyor ki. Ben konuşmaya başlıyorum. Meclis üyelerimle beraber Ereğli halkının hakkını savunmak için konuşmaya başlıyorum. Bundan sonra susmak yok. Satış müdürlükleri vardı burada hepsini kaldırdılar İstanbul’a götürdüler. Bütün millet buraya sac almaya geliyor. -AYLIK 400-600 BİN LİRA VERGİ VERİYORDU- Erdemir 40 yıldır elektrik hava gazı tüketim vergisi verir. Bu 400-600 bin lira arasındadır her ay. Ereğli Belediyesi, yatırımlarının tümünü bu gelen paradan yapar. Geçtiğimiz dönemde 12'nci ayda bu para için Anayasa Mahkemesi'ne müracaat etmişler ve iptal edilmiş. İptal edemezler ama geçtiğimiz yönetimle anlaşmışlar ve belediye savunma yapmamış. Gizli kapılar arkasında bir şeyler olmuş, ne konuşulduysa günahı boynuna. -400 FAZLA ADAM VAR- Zaten 400 fazla adam var belediyede. Şu anda 16 trilyon lira sadece piyasaya borcumuz var. Türkiye'nin en zengin belediyesiydi, şimdi Türkiye'nin en fakir belediyesi. Sadece 16 trilyon lira piyasaya borcu var, 49-50 trilyona indirdik genel borcu. Hareket edemiyoruz, ay sonlarında maaşları öderken zorlanıyoruz. 3 adam atsan velvele kopuyor. Partici gibi davranmıyoruz. AK Parti'nin gençlik, kadın kolları başkanı da kızı çoluk çocuğu da çalışıyor. Düzgün çalışanı tutuyorum. Çalışmayanı, siyaset yapanı da atarım. Ben Ereğli'yi kurtarmaya geldim. Sokakta yapılan dedikodular falan, bunları ben aştım. Ereğli elden gidiyor. Lösemi hastalığı, kanser hastalığı iyice arttı. Cevher tozları balkonunuzda. Sadece balkona değil ciğerlerinize giriyor. -KUZU GİBİ BİR HALKI VAR- Açık ve net konuşuyorum. Bizim 500 bin lira paramızı kestiler. Türkiye'de bütün fabrikalarda bu para ödeniyor. Türkiye'de ödenmeyen tek yer Kdz. Ereğli. Kuzu gibi bir halkı var, iyi insanları var ama demokratik haklarını aramayan bir halk. Özel Endüstri Bölgesi diye de bir hikaye uydurdular. Buradan bazı eski milletvekillerini harekete geçirmişler. -BÖYLE YAĞMA YOK- OYAK yöneticilerine ve ortaklarına sesleniyorum. Böyle yağma yok, bizim sırtımızdan para kazanamazsınız. Bizim sağlığımızla oynamaya hakkınız yok. Ereğli hudutları içerisindesiniz. Beraber yaşamak zorundayız. Karabük gibi sosyal sorumluluklarınızı bilmeniz lazım. Yüksek fırını tamir etmiyorlar, sık sık iş kazası şehitleri veriyoruz. Suyunu çıkarıncaya kadar kar ediyorlar. Kar edip yukarıya ortaklarına geniş kar dağıtıp yerlerinde kalmaya çalışıyorlar. -CÜRUF DENİZE DÖKÜLÜYOR- Biliyorsunuz cüruf çok büyük tehlikedir. Deniz suyuna karıştığı zaman tehlikedir. Erdemir sürekli olarak denize cüruf döküyor. İçeride kocaman cüruf dağları var. Bunların nakliye ile herhangi bir yere gittiğini duydunuz mu gördünüz mü? Bunların hepsi denize dökülüyor, deniz hayatı yok ediliyor, zehirleniyor. Bunların kırma eleme tesis lisansı yok. Buna rağmen hem kırma hem eleme yapıyorlar. Çevre İl Müdürlüğü halktan yana mı Erdemir'den yana mı, anlamış değiliz. Denize dökmeleri felakettir, cinayettir. Bugüne kadar bir ÇED raporu almadılar. Bunların hepsinin raporunun alınması lazım. Burada sizlerin ve meclis üyelerimizin huzurunda Çevre Müdürlüğü’ne ve Çevre Bakanlığı’na sesleniyorum. ‘İmdaat! Ereğli halkı zehirleniyor. Suç duyurusunda bulunuyorum’. -KIZILCAPINAR'A HES YAPMAK İSTİYORLAR- Kızılcapınar'da HES yapmak istiyorlar. Tabii ki yapsınlar, elektrik üretimi olsun, destekliyoruz. Kızılcapınar Barajı'nda Ereğli Belediyesi'nin yüzde 29 içme suyu, yüzde 11 kullanma hakkı var, yüzde 49 da Erdemir'in suyu var. Bizi muhatap almıyorlar. Bakanlıktan ihaleye çıkıyorlar ve bu ihaleye girecekler yüzde 49 hakkı olan Erdemir'den onay almak zorunda ama bizden değil. Burada enerji üreteceksen Ereğli Belediyesi'ne de katkısını vereceksin. Acınacak bir durum var ortada. Sonra 'Yandım Allah' diye kimse bağırmasın. Ben bugün varım yarın yokum. Eğer kuraklık olursa öncelikle içme suyu kesilir diyor, endüstri devam eder diyor. Kuraklık vukuunda içme suyu kesilir, elektrik üretilecek su kullanılır diyor. Bu önce yaşam hakkına aykırı. Su hakkı kesilebilir mi? Yarın kuraklık olduğunda içme suyu kesilecek, elektrik enerjisi üretilecek. Uyarıyorum, bize inananlar eylemlere hazır olsunlar, Ereğli'yi ayağa kaldırıyoruz." Posbıyık'ın konuşmasının ardından teknik ekip, OYAK Yönetiminin denizi cüruf ile doldurması konusundaki ayrıntılar ile Kızılcapınar Barajı’na HES yapımı sürecinde Ereğli halkının aleyhine gelişmeler konusunda bilgi verdi. Ardından gündem maddelerinin görüşülmesine geçildi. İşte belediyenin cüruf ve içme suyunun kesilmesi konusundaki itirazları: -KIZILCAPINAR HES PROJESİ İLE İLGİLİ İTİRAZLARIMIZ- Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü'nün resmi internet sitesinde, 06.09.2019’da yayınlanan ve 14 maddeden oluşan Kızılcapınar Hes Projesi Müracaat Şartları Belediyemizce incelendiğinde kabul edilemez maddelerden oluştuğu ve adrese teslim bir düzenleme olduğu görülmüştür. 1- DSİ, yapılacak HES'le ilgili hazırladığı ön şartnamede açıkça yaşam hakkını yok saymaktadır. İlgili şartnamenin 9'uncu maddesi; "Baraj su seviyesi Ereğli Demir ve Çelik Fabrikaları T.A.Ş’nin bir aylık su ihtiyacını karşılamayacak düzeye düşmesi halinde, su tekrar planlanan seviyeye yükselinceye kadar yalnız Ereğli Demir ve Çelik Fabrikaları T.A.Ş. tarafından kullanılacaktır" diyor. Asıl yaşamsal önemi olan, Ereğli halkının içme suyu ihtiyacı göz ardı edilerek ERDEMİR’e imtiyaz tanınması anayasaya ve temel insan haklarına aykırıdır. Bu konu, Kdz Ereğli halkına dayatılmaya çalışılıyor; biz buna geçit veremeyiz. Kdz Ereğli halkının içme suyu önceliğinin yok sayılmasına, ERDEMİR’in ticari üretiminin bizim yaşam hakkımızın önüne geçmesine asla göz yummayacağız. Bu haliyle dayatılması durumunda konuyu Ereğli halkı ile birlikte yargıya taşırız. 2-İhale şartnamesinin 7'nci maddesi, belediyemizin yüzde 29'luk su kullanım hakkı bulunmasına rağmen, ihaleyi alacak firmanın belediyemizden bir muvafakat almasını öngörmüyor. Ama yüzde 49'luk su kullanım hakkı olan ERDEMİR’den muvafakat almasını, ihaleyi alacak firmaya ön şart olarak koşuyor. İhale bu haliyle adrese teslim bir ihaledir. Taraflı bir anlayışla hazırlanmıştır. Bize, Ereğli halkına ait olan bir hak yok sayılmıştır. Kimse bunu kabul etmemizi beklemesin. Eğer bir HES yapılacak ve enerji üretilecekse Ereğli halkının, barajdaki su kullanım hakkı yok sayılamaz, haklarımızı sonuna kadar savunuruz. 3- 1989 yılında baraj yapılırken DSİ, ERDEMİR ve Belediyemiz arasında yapılan protokolde, su kullanım hakkının aslan payı ERDEMİR’e verildi, çünkü Erdemir büyük hissedar olarak bu barajın yapımını bu şartları kabul ederek üstlendi. Barajda su seviyesinin düşmesi, suyun kirlilik oranını artırmakta ve içme suyu arıtma maliyetlerini yükseltmekte, hatta belirli bir seviyeden sonra kullanılamaz hale getirmektedir. 2018 yılında 6 metre seviye düşmüş ve musluklarımızdan çamur akmıştı. Yapılacak HES projesi sonrası su seviyesi 22 metreye kadar düşecektir. Bu haliyle Ereğli halkının barajdan içme suyunu kullanması mümkün olmayacaktır. ERDEMİR’in hazırladığı HES tanıtım dosyasındaki iş akım şemasına göre HES inşaatı sırasında mevcut içme suyu hattı santral alanında kalacağından, sökülerek yeri değiştirilecek (reloke) ve bu esnada Ereğli halkının içme suyu kesilecektir. Kızılcapınar barajında Ereğli halkının ve kamunun haklarını, ne pahasına olursa olsun kimseye peşkeş çektirmem. Ereğli halkının içme suyuna kimse göz dikmesin. Buna göz yummam, konunun tarafları bir daha düşünsün taşınsın. Ben yaptım oldu, anlayışından geri adım atsın yoksa biz gerekeni yapacağız kimsenin şüphesi olmasın. Ereğli halkının hukuki ve sosyal hakları korunduktan sonra bizim HES'e hiçbir itirazımız yoktur. -CÜRUF KIRMA ELEME VE DENİZ DOLGUSU İTİRAZIMIZ- Ereğli Demir Çelik fabrikaları 1965’ten bu yana denize sıfır mesafede ilçemiz hudutlarında demir çelik üretimi yapıyor. Çelik üretimi yıllık 4.5 milyon ton seviyelerinde ve bu üretimin yüzde 20’sinin cüruf atığı olarak fabrika sahası içinde olan Hazine’ye ait arazide depolandığı, yapılan deniz dolgusunun büyük bölümünün 40 yıldır bu cürufla yapıldığı ile ilgili zaman zaman şikayetler almaktayım. Bazı tersane esnafının da zaman içinde basına yansıyan şikayetleri olmuştu. Çevre duyarlılığı olan hukukçulardan, adı geçen bölgede cüruf kırma eleme işlemi yapıldığı, bu hususun ayrı tedbirler alınarak yapılması gerektiği, ayrı bir yetki ve lisansa tabi olduğu yönünde bilgi edindim. Belediyedeki sorumlu arkadaşlarımdan, konuyu araştırmalarını istedim. Çevre İl Müdürlüğü ve Bakanlık yetkililerinden edindiğimiz bilgi, “Zaman içinde tahliye etmek şartıyla depolama lisansı olduğu, kırma ve eleme noktasında bir lisansı bulunmadığı” yönündedir. Cüruf kırma eleme işlemi ve denizin cürufla doldurulması konusunda Erdemir yetkililerinin sorumlu idare tarafından uyarılmasını isteyeceğiz. Alınması gerekli tedbirler için uyarılmasını isteyeceğiz. Bu konunun Ereğli halkı adına takipçisiyiz. Erdemir’in çevre duyarlılığı içinde yapacağı üretimi her zaman destekleriz ama bu sorumluluğunu unutursa idari ve hukuki açıdan gereken tedbiri alırız. 2014 yılı verilerine göre yaklaşık 450 bin ton çelikhane cürufunun elenerek geri kazanımının yapıldığı, bu eleme ve kırma işleminden 190 bin ton hurda demir elde edildiği, bunu üretimde kullandığı, 262 bin ton cüruf atığın da deniz doldurmada kullanıldığı anlaşılıyor. Resmi veriler böyle söylüyor. Biz soruyoruz; bu kırma eleme ayırma ve denizi doldurma işlemini hangi hukuki yetkiyle yapıyor? Çevre ve Şehircilik Bakanlığı depolama lisansı olduğunu ifade ediyor. Bu depolama teriminden denizin cürufla doldurulmasını mı anlayacağız? Millete ait olan denizi, daimi cüruf depolama alanı yapmışsınız. Bundan halkımızın haberi yok . Oluşan cüruf dağları insan sağlığını tehdit ediyor. Hava, toprak ve su kirliliği hastalıkların çoğalmasına, ölümlere yol açıyor. Deniz canlıları, bitkiler bundan etkileniyor. Yapılan araştırmalar, çevresel faktörlerin etkisi ile cürufta bulunan metallerin aktif hale geçtiğini göstermiştir. Cüruf çevre açısından potansiyel tehlike sınıfında değerlendirilmektedir (Beşe, 2017). Cürufların yeterli önlem alınmaksızın cüruf sahalarında toplanması yer altı suyunun ve toprağın kirlenmesine neden olmaktadır. Ayrıca yapılan araştırmalarda cürufla ilgili Erdemir’e ait ÇED Belgesine rastlanmamıştır. Bu konunun çevreye etkileri araştırılmalı, bu nedenle ÇED sürecinden geçmelidir. Yine deniz dolgu imar planları ile ilgili gerekli izin ve ÇED onayları var mıdır? O da araştırılması ve dikkat çekilmesi gereken bir konudur. Ereğli halkının denizine cüruf doldur, bacalar 24 saat duman salsın doğayı kirletsin, Kardemir’in onda biri kadar SOSYAL YÖNDEN bir katkınız olmasın. Bırakın sosyal yönden katkı vermeyi, kurumsal sorumluluğunuz gereği ödemeniz gereken yasal vergileri bile ödemeyin. Bu şehirde biz buna göz yumamayız, yummayacağız. ERDEMİR’in hukuk tanımaz tavrını, ‘ben yaptım oldu’ anlayışını kabul etmiyoruz. Ereğli halkının haklarını hukuksal zeminde sonuna kadar savunacağımızdan hiç kimsenin şüphesi olmasın.