Dünyanın en yaşlı gazisi 110 yaşında vefat eden Hüseyin Kaçmaz'ın oğlu, Dünya Barış Elçisi Turgut Kaçmaz, yaklaşık 1 ay süren Çanakkale Hatıraları ve çeşitli etkinlik programlarında, Kayseri, Kastamonu, İstanbul ve Çanakkale'de sunumlar yaptı, törenlere katıldı.
16 bin öğrenciye sunum yaptığını ifade eden Kaçmaz, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar ve Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank ile de görüştü.
Kaçmaz, Bakan Akar'a, ilk defa gördüğü ilkokulda öğrtmen ve arkadaşlarıyla çekilen fotoğrafı armağan ettiğini belirtti.
Haber Merkezi - Karadeniz Ereğlili, Dünyanın en yaşlı gazisi unvanına sahip 1994 yılında 110 yaşındayken vefat eden, Atatürk'ün komutasındaki askeri Hüseyin Kaçmaz'ın oğlu, Birleşmiş Milletler Dünya Barış Elçisi Turgut Kaçmaz, 32 gün süren yurt turunun ardından ilçeye döndü.
Katıldığı etkinlikler, sunumlar ve görüşmelerle ilgili gazetemiz muhabirine değerlendirmelerde bulunan Kaçmaz, Kayseri, Kastamonu ve İstanbul'da, okullarda ortaokul ve lise öğrencileri olmak üzere toplam 16 bin öğrenciye sunum yaptığını kaydetti.
Etkinliklerin valilik ve okullar tarafından organize edildiğini, Kastamonu'daki etkinlikte te Gençlik ve Spor Bakanlığı'nın planlaması olduğunu anlatan Kaçmaz, Çanakkale'de katıldığı 18 Mart törenlerinde de, 3 bakanla görüştüğünü ifade etti.
Her sene benzer etkinliklere katıldığını ve Mayıs, Haziran aylarında da katılacağını dile getiren Turgut Kaçmaz, Atatürk'ü, babasının savaş anılarını gelecek nesillere aktardığını belirterek, sunum ve etkinlikleriyle ilgili şu bilgileri verdi;
"Şubat üçüncü haftasında, davetler üzerine Kayseri'de başladığım programım geçtiğimiz günlerde Çanakkale'de noktalandı. İlk önce Kayseri'ye gittim ve 13 gün kaldım. Kayseri'de 4 yerde sunum yaptım.
Ardından Kastamonu'ya geçtim. Kastamonu Valiliği, Gençlik Spor Bakanlığı organizasyonlarının etkinliğinde sunumlar yaptım. İstanbul'da, Uğur okullarında öğrencilere ve öğretmenlere sunum yaptım, Çanakkale'de 18 Mart törenlerine katıldım.
Çanakkale'de törenlerin ardından, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar'a, ilkokul öğretmeni ve arkadaşlarıyla çektirdiği toplu fotoğrafı verdim. Şaşırdı ve sevindi. İlk defa görmüş o fotoğrafı, sosyal medyasına da koydu.
Törenlerde üç bakanla görüştük. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, seneye birlikte yapalım bu programı dedi. Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar'da aynı şeyi söyledi. Ben araç falan istemem dedim.
Kalacak yerim olsun yeter. Bunu severek yapıyorum. Ulaşımı kendi imkanlarımla karşılıyorum, dedim. Ayrıca, Çanakkale'de, törenlerde yer alan Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank ile de kısa süreli sohbet ettim.
Ramazan bayramından sonra Mayıs'ta nasip olursa, İstanbul'da bir programa daha gideceğim. Oradan da Karabük-Safranbolu'ya geçeceğim.
'GÖZÜM SAKARYA'DA KULAĞIM İNEBOLU'DA' '95 KİLOMETRELİK YÜRÜYÜŞE KATILACAĞIM'
Haziran'da da, Kastamonu'ya gideceğim. Orada sunumlar yaparak, yürüyüşlere katılacağım. Atatürk'ün bir sözü vardır, 'Gözüm Sakarya'da kulağım İnebolu'da' diye.
İnebolu ilçesinden, Kastamonu'ya, 4 gün, 3 gece yürüyüş yapacağız.
Geçen sene de bu yürüyüşe katılmıştım. Pandemiden dolayı katılım sınırlandırılmıştı. Bu sene bin kişi olacak diyorlar. 95 kilometrelik mesafe.
Bu etkinliği, Gençlik ve Spor Bakanlığı organize ediyor. Spor Bakanlığı'na bir kez daha teşekkür ediyorum. Eskiden bu yürüyüşler yapılmıyordu. Atatürk'ün yürüdüğü yollarda bu etkinlikler gerçekleştiriliyor.
Diğer bölgelerde de benzer programlar yapılmaktadır. Birçoğuna katılıyorum. Farklı il ve ilçelerden gelenler oluyor. Geçmişini bilmeyen genç geleceğini bilmez ya da eksik bilir. Gençlerimizi teşvik etmek gerekiyor.
Çanakkale'yi kitaplarda okumak yetmez, Çanakkale'nin Çanakkale'de anlatılması gerekiyor. Bu tür etkinliklerin organize edilip, gençlerimizin oralara getirilmesi gerek. Ben burada benzer etkinlikleri yaptım. Pandemi de ara vermiştik. Bu sene inşallah tekrar başlayacağız.
Resim, kompozisyon, şiir yarışmalarında dereceye giren öğrencileri, öğretmenleriyle Çanakkale'ye getiriyorum. Her sene farklı öğrencilerle gidiyoruz.
Gittiğim şehirlerde, belediye başkanlarının çoğu benzer etkinlikleri yapacaklarını söylediler. Müsait olursam benimde gelmemi istiyorlar.
'BALKAN HARBİNİ KAYBETMEMİZİN, ÇANAKKALE ve KURTULUŞ SAVAŞLARINI KAZANMAMIZIN NEDENİ...'
Kayseri, Kastamonu, İstanbul ve Çanakkale programlarında, öğrencilere Atatürk ve babamla ilgili konuşmalar yaptım.
Savaşları ve babamın bana anlattıklarını anlattım. Ayrıca, onlara birlik beraberliğin öneminden bahsederek, ne iş yaparsanız severek yapın, sevmeden yaparsanız muvaffak olamazsınız dedim.
Balkan harbini babama sorardım niye kaybettik? diye...Balkan harbini birlik beraberlik olmadığı için kaybettik lakin Çanakkale'de, Dumlupınar'da, Sakarya'da Atatürk'ün etrafında birlikte beraberlik olduğu için kazandık derdi.
Babam, Atatürk'ü uzaktan yakından görür, Kurtuluş savaşı bittiği zaman bütün ordular Bursa'da toplanır, babam Mustafa Kemal Atatürk'e evrak getirir. Son nefesine kadar Atatürk'e nasıl selam verdiğini, nasıl konuştuğunu aynı hisle anlatırdı.
Babam, Vatanını, Milletini, Bayrağını, Mustafa Kemal Atatürk'ü sözde değil özde sevenlerdendi. Bende onun oğlu olarak özde sevenlerdenim. Bu nedenle senelerdir, şehir şehir gezip babamı, savaşları ve Atatürk'ü yeni nesillere anlatıyorum. Gücüm yettiği sürece de anlatmaya devam edeceğim.
Atatürk olmasa bu savaşlar kazanılmaz, dünya tarihi böyle olmaz, Cumhuriyet kurulmaz, sen doğardın ama senin adın Turgut Kaçmaz değil Niko, Yorgo, Areko Pavro ya da başka bir isim konurdu.
'ATATÜRK'E SORDULAR, ÖYLE BİR ANLATTI Kİ'
Atatürk'e sorarlar, 'Çanakkale'yi anlatır mısın?' diye, Atatürk, 'Çanakkale anlatılmaz, Çanakkale, Çanakkale şehitliklerinde yaşanır' der. Yine de bomba sırtına anlatmadan geçemem der. Bomba sırtı, 57'nci Alay Şehitliği etrafıdır. Babam Hüseyin Kaçmaz'ın heykelinin olduğu yerdir.
'Siperler arasındaki mesafe sekiz metre. Birinci siperdekilerin hepsi düşüyorlar, şehit oluyorlar. İkinci siperdekiler bunu görüyorlar. Üç dakika sonra onlarda şehit olacaklarını biliyorlar ancak hiç bir korku, ürperme yok. Kur'an bilen okuyor, Kur'an bilmeyen Kelime-i Şahadet getiriyor. İşte Çanakkale'yi kazandıran, ruh budur' der.
Birde bu mandacılığın Sivas Kongresinde, İstanbul'dan tıbbiyede okuyan bir genç arkadaşlarının verdiği harçlıklar ile Sivas'a gider.
Atatürk'ten kongreyi dinlemek için izin ister, kongrede bazı delegeler Amerikan mandasını bazı delegelerde İngiliz mandasını kabul edelim başka kurtuluşumuz yok der.
O genç atılır ve 'Ben buraya mandacılığı dinlemek için gelmedim. Biz gençler birlik-beraberlik olursak, bu vatanı Atatürk etrafında kazanırız' söyleminde bulunur.
Mandacılığı kabullenemez. Günümüzde bu vatanda birlik- beraberliği koruduğumuz sürece hiç bir dünya bize bir şey yapamaz.
Biz, Çanakkale ve Kurtuluş savaşlarını böyle kazanmışızdır. Babam bu görüşe dikkat çekmişti.
'ONLAR YARI AÇ SAVAŞTIKLARI İÇİN BİZ TOKUZ ve ÖZGÜRÜZ'
Çanakkale'de, Atalarımız, bazı günler sabah şekersiz üzüm hoşafı, öğlen yemek yok, akşam buğday kırından çorba, bazı günler tam bazı günler yarım ekmek bazı öğünlerde de un sıkıntısı yaşandığından ekmek yoktu.
Dedelerimiz aç kaldığını bildiği için biz şimdi tokuz...Çanakkale'de 253 bin şehit verdik. Dedelerimiz şehit olmasını göze aldığı için biz bağımsısız.
Herkesin Çanakkale'ye gitmesini isterim. Seddülbahir'e, Kanlı dereye, Elli yedinci Alay'a gitsinler. Atatürk'ün yaralandığı yer Conk Bayırı'na çıksınlar.
Bu vatan bizimdir, kimse bölemez diye haykırsınlar. Çocuklarını da getirsinler.
Çanakkale'de yenilmez denen ordularını yendik."
KAÇMAZ, REHAVETE KAPILMAYALIM!
Turgut Kaçmaz, Sağlık Bakanlığı'nın açıkladığı verilere göre, Korona virüs salgınında düşüşler olduğunu ifade ederek, yazın yaklaşmasıyla önlemlerin gevşetildiğini söyledi.
Açık havada maskenin sertbest olduğunu ancak kapalı mekanlarda, havalandırmanın yeterli olmadığı ve kalabalık ortamlarda takılması gerektiğini kaydeden Kaçmaz, aşılarında tamamlanması gerektiğini hatırlatarak; "Bir de son günlerde, Korona virüs salgını azalış gösterse de, rehavete kapılmayarak kurallara uymamız gerekiyor. Maskeler takılsın, aşılan olunsun.
Ben beş aşımı da oldum" dedi.