İnsanlara hiçbir zaman zan etmeyiniz, çünkü zannınız maya gibidir.
Bazen tutabilir hatta faydalı da olabilir (Hüsnü-zan) ama nasıl ki süt ekşiyor kesiliyorsa bazen de kötü zanlar ile kişilerin kalplerini de bozabilir. Genelde on zannın dokuzu su-î zan olur yani olmayan şeyleri kötülcül olarak şerre yorar. Bunu kötüye çeviren yani olmayan şeyi düşünüp kötü yapan hatta düşman olan bizim zannımızdır.
Büyüklerimiz bize hep şunu derdi; "Evladım, kimsenin hakkında zan etmeyiniz. Zan; aynî misâl demire giren pas gibidir, gerçekleri çürütür" derlerdi...
İnsanlar çıkmış diyorlar ki;
- Bunun bana gıcıklığı var
- Bana inat yapıyor
- Benim arkamdan iş çeviriyor
Kişinin işi kendisi olmalıdır. İşi gücü olmayan kendine sıkıntı verir zan hastalığına kapılır. Kimse kimseye sıkıntı vermez, sıkıntıyı yapan kendine eder bu tasavvuf ve maneviyat yolcusuna etki etmez. Ediyorsa eğer kâmillik eksik kalmıştır.
Bin hayır bir kalp kırmaya erir gider hatta yetmez eksik bile kalır. Üstüne bir de vicdan vardır ki; o kalbe zarar veren gem vuran kim olursa olsun asla iç huzuru bulamaz..!
Günlerce arar arar eksik olan şeyi hatta neyi aradığını bile unutur, ayağı kayıverir yoldan çıkar tepetaklak olur yitik figüran gibi kaybolur gider...
Öküzün altında buza aramak, komplo teorileri yürütüp zanlara kapılmak ve bunun benzeri ihtiraslara kapılıp başkalarıyla uğraşmak adamın gönül sarayını yakar kül eder. Sonrasında o kişide maneviyatın esamesi dahi bulunmaz...
...Selamlar bizden olsun...